Ana menü:
Samini Hazretleri’nin Mardin vilayetinin Derik kazasında olan yüce cedlerinden mubarek isimli büyüğü Piri Hattap’tır. Mübarek kabirleri halen Derik kazasının Şeyhan konağı yakınlarında ziyaretgahtır. Mardin vilayetinin Derik kazasında yerleşmiş olan Molla Yusuf Efendi Hazretleri oldukça uzun bir süre önce Palu kazasının Hun(Beyhan) köyüne gelmiş ve orada yerleşmiş. Halen bu muhterem zatın mubarek türbesi Beyhani köyünde ve insanlar tarafından ziyaretgahtır.
Samini Hazretleri’nin muhterem babası Hacı Ahmet Efendi Palu’ya gelmiş ve Çarşıbaşı mahallesinde, hamamın arkasında, kuzey tarafında bir ev alarak orada oturmağa başlamıştır. Çocukları da orada doğmuştur. Vefatında Samini Hazretleri’nin türbe-
Samini Hazretleri Hazreti Hüseyin’in torunlarındandır. Hacı Ahmet Efendi’nin oğludur. Rumi tarih olarak 1230(miladi:1804) tarihinde doğmuş, 1315(miladi:1889) tarihinde vefat etmiştir. Mubarek türbeleri Murat Nehri kıyısındadır. Babası Hacı Ahmet Efendi iki defa evlenmiştir. İlk hanımı Zeve halkından aslen Erzurum’lu olup, Palu’da Zeve mahallesinde sakin Murozâde Kasım Ağa’nın bacısıdır. Samini Hazretleri bu hanımdan doğmuştur. İkinci hanımı ise Hun(Beyhani) köyündendir. Bu hanımından da Mustafa Efendi ile Yasin Efendi doğmuşlardır. Mustafa Efendi ile Yasin Efendi Samini Hazretleri’nden küçüktürler.
SAMİNİ HAZRETLERİ’NİN EVLATLARI VE HANIMLARI
Beyhani Köylü Fatma Hanım: Samini Hazretleri’nin evlatlarının tümü bu hanımdan doğmuşlardır.
Arif Ağanın bacısı Hanife Hanım: İkinci hanımıdır. Çocuğu yoktur.
Diyarbakırlı Kudret Hanım: Üçüncü Hanımıdır. Diyarbakırlı Abdulcelil Efendi’nin dul bacısıdır.Eski kocasından olan bir erkek çocuğunu beraber gelirken getirmiş. Samini Hazretleri beslemiş, büyütmüş ve çok da severmiş.
EVLATLARI:
OĞLU SÜLEYMAN EFENDİ
Elazığlı Lokman Efendi’nin kızı Maide Hanım ile evlenmiş çocuğu yoktur.
OĞLU YUSUF EFENDİ
Samini Hazretleri’nin kardeşi Mustafa Efendi’nin kızı Asiye Hanım ile nişanlanmış, evlenmeden damdan düşerek vefat etmiştir.
OĞLU ABDÜLMECİT EFENDİ
Samini Hazretleri’nin kardeşi Mustafa Efendinin kızı Asiye Hanım ile evlenmiş ve muhterem büyük veli Sadettin Efendi Hazretleri bu hanımdan doğmuştur etmiştir.
KIZI HATUN HANIM
Bekâr vefat etmiştir.
KIZI İMOŞ HANIM
Mühürdar zadelere gelin gitmiştir.
KIZI MİSLİ HANIM
Aşağı Mahalle halkından Abdullah Bey’lere gelin gitmiştir.
Mahmud Samini Hazretleri’nin Tarikata Girişi
Mahmud Samini Hazretleri oniki yaşında gayet yakışıklı ve göz dolduran birgenç iken Palu eşrafından Şevki Efendi isimli bir kişinin kendisine çok ağır bir hakaretinden dolayı, meydandaki çay kıyısındaki kayalıkta Şevki Efendi’yi hançerliyor.Dayısının isteği üzerine bir müddet Erzurum’da kaldıkdan sonra tekrar Palu’ya geliyor.
Bir süre sonra Samini Hazretleri tarikata girmeyi kast ederek, dayısına diyor ki; Benim yapacağım bir iş var. Dayısı bu durumu pek önemsemediği için Samini Hazretleri de izah etmiyor. Yapacağı iş tarikata intisaptır. Bu cümleden olarak bir gün Şeyh Ali Septi Hazretleri’nin huzuruna giderek, efendi başımdan büyük bir hadise geçtiği malumi alinizdir. Bunun manevi telafisi ancak Tarikat-
Bir gün Şeyh Ali Septi Hazretleri bulunmadığı bir sırada Samini Hazretleri orada bulunan arkadaşlarına diyor ki: efendi bana zikir vermedi, siz Tarik-
Yine bir gün Samini Hazretleri, Şeyh Ali Septi Hazretleri’nin evinde iken, Samini Hazretleri Ruhul Beyan tefsirini okuyor, Şeyh Ali Septi Hazretleri de şerh ve izah ediyor. Orada bir mühim mesele naklediliyor. Mesele şu: Cüneyd-
Bir gün Samini Hazretleri’nin Çarşıbaşı’ndaki evine bir gece alem-
Not: Samini demek sekizinci demektir. Arapçada tarikatın müceddidliğinde sekizinci imamdır. Samini Hazretleri, tarikatta imamın vazifesi olan, dinin ve nakşi tarikatının bozulmuş yerlerini imar etmekle vazifelidir.
Samini Hazretleri kendisi bizzat buyurmuş ki; Kendisinin halen mubarek kabirlerinin bulunduğu meydan da her velinin bir bahçesi var ve alemi manada her veli kendi bahçesini suluyordu. Gizli bir ses bana seslendi: “Kalk Mahmut sende bahçeni sula”. Bende kalktım kovaları alıp nehire indim, kenardan doldurmak istedim. O ses yine seslenerek: “Suyun ortasına git” dedi. Suyun ortasına gittim, kovalarımı dolduracağım sırada, o ses yine seslendi: “Mahmut suyun başına git”, “Murat Nehrinin başına gittim gördüm ki, Murat’ın suyu bir güvercinin ağzından akıyor. Kovalarımı buradan doldurmak istedim; o ses yine seslendi, buyurdu ki: “Mahmut sen güvercin ol, o su senin ağzından aksın”. Ben o güvercin oldum o su benim ağzımdan aktı, ister inansınlar ister inanmasınlar”.
Not:Osman Bedreddin Erzurumî Hazretleri(İmama Efendi Hazretleri) buyuruyor ki; “Bu efendimiz Mahmud Samini Hazretleri’nin mücedditliğinin delilidir.”
Yeri gelmiş iken Samini Hazretleri’nin bir emrini buraya aktarıyoum, şöyle buyuruyor: “Her veli kendisini Allah-
Samini Hazretleri, ehl-
“Tarikimizin hasili, ehl-
Şeyh Ali Septi Hazretleri buyurmuşlar ki; alemi manada çok büyük bir taşın altına düştüm, hangi müridimi çağırdımsa gelmedi. Mahmut gelip taşı benim üzerimden attı, kurtuldum”.
Şeyh Ali Septi Hazretleri yine bir gün cemaata buyurarak; Fatiha-
Samini Hazretleri Ali Sebdi Hazret-
Mahmut Samini, şeyhi Ali Sebdi Hazretleri'ne bağlılıkta en ufak bir kusur etmemiş, kısa zamanda Ali Sebdi Hazretleri'nin en yakın müridi olrnuştur. şeyhle Samini arasındaki bu yakın diyalog, diğer müritler arasında ki kıskançlığa neden olur. Ali Sebdi Hazretleri bunu sezer ama, çoğu zaman bilmezlikten gelir. Mahmut Samini şeyhine olan bu bağlılığı yüzünden kısa zamanda derecesini artırır. Kur'an-
Tarikatta her şeyin sadece dini bilgilerle olamayacağını her mürit ne yazık kî anlayamaz. şeyhe bağlılığın ve ona güvenin çok önemli olduğunu müritlerin bilmesi gerekir. Makamların aşılmasında bu çok önemlidir.
Samini Hazretleri kısa zamanda şeyhi Ali Sebdi Hazretleri'nden icazetini alarak inzivaya çekilir. şeyhi ona icazetini verirken: "Tuttuğun yol zor, Allah muvafak etsin." diyerek duada bulunmuştur.
Kışın Palu'da, yazın Murat'ın karşısındaki Palu bahçelerinde kalan Mahmut Samini, şeyhinin ölümüne kadar irşad görevine başlamamıştır. Rivayete göre: Samini" sıfatını icazetten sonra almıştır. şeyh Ali Sebdi Hazretleri vefat edince, Palu bahçelerindeki evinin yanma minareli bir mescit yaptırır. Burada vakit namazları nı hem cemaatle eda eder, hem de mescide gelen bu cemaate vaaz verirdi. Bir süre sonra kışın Palu'ya göçmeyerek burada kalır. Onun derin bilgisi ve tasavvufi düşüncesi sayesinde çok sayıda insan ona yürekten bağlanır. şeyhi Ali Sebdi Hazretleri gibi oda kendinden sonra değerli halifeler yetiştirir. Bunlardan bazıları: Hafız Osman Bedrettin (îmam Efendi), Mustafa Naci Efendi, Mîyadinli Mehmet Efendi gibi mutasavvuflardır. Bunların içinde imam Efendi lakabıyla ünlü, Hafız Osman Bedrettin Hazretleri nin ona intisabı oldukça ilginçtir. Hafız Osman Bedrettin Hazretleri'nin (imam Efendinin) Erzurum'dan gelerek şeyh Mahmut Samini Hazretlerine teslim olması çok zor olur. Çünkü imam Efendi Erzurum'un değerli hoca ve mutasavvuflarından dersler almış, zahiri ve batini ilimlerde kendini çok iyi yetiştirmiştir. Aynı zamanda hafız olan imam Efendi, dini ve tasavvufi gelişmesini babası Selman-
işte imam Efendi'nin Samini'ye bağlılığı bundan sonra başlar. Bu bağlılık şüphesiz Samini'nin büyük mutasavvıf oluşundan ileri gelir. Gelişen olaylara bakılırsa, imam Efendi onu önce kafasında düşündüğü çerçeveye oturtamamış, bu sebeple bir süre tereddüt geçirmiştir. Çünkü Samini Hazretleri çağın bilinen tarikat şeyhlerinden farklıdır. Alçak gönüllülüğü, hitabeti, hoşgörüsü ile dikkat çeker. Görünüş itibari ile kara kuru, dişleri dökük tütün içen biridir. O, en büyük feyzini şeyh Ali Sebdi Hazretlerinden almıştır. Bu değerli zat Palu'da vefat ederken yanından hiç ayrılmayan ilk halifesi Mustafa Naci Efendi yine başucundadır. 1895 yılında ebedi aleme göç eden Mahmut Samini Hazretleri eski Palu mezarlığına defnedilir. Ona hayatı boyunca sadakat gösteren Mustafa Naci Efendi ise, onun ölümü üzerine kendini büyük bir boşlukta hisseder. Samini Hazretleri'nin yıllarca sırdaşı, gönül dostu olmuş, ona hizmet etmeyi tek gaye edinmiş bu zat, daha sonra imam Efendi'nin yanına gelerek bu boşluğu doldurmaya çalışır.
Şeyh Samini Hazretleri ömrü boyunca yanma gelenlerin hepsine manevi değeri büyük olan nasihatlarda bulunmuştur. Onlara içlerinden dünya sevgisini çıkarmayı öğütlemiş, insanlara Allah sevgisiyle yaklaşmaları m söylemiştir. O, ömrünü hep manevi âlem için harcamış, hep iyilikten, güzellikten yana olmuştur. Halifesi olan Osman Bedrettin Hazretleri'ne (imam Efendi'ye): "Hafız, ne söylersen söyle, hep kitaptan konuş. Bunda iki faide vardır:
1-
2-
1-
2-
3-
İmam Efendi şeyhi Mahmut Samini Hazretleri için şunları söylüyor: "Biz on sekiz sene yüksek huzurlarına gittik, geldik. Kendinde bir büyüklük duygusu katiyen görmedik. O, hiçbir zaman kendini şeyh saymadı. Buna rağmen pek heybetli ve azametli görünürdü. Bazen derdi ki: "Dünyanın ne kadar harap olduğunu benden anlayın. Bir zaman şeyh Ali Efendi gibi bir zatı muhterem bu halkı irşad ederdi. şimdi ise biz bu halka söz söylüyoruz. Heyhat !.."
Evet, O: îmam Efendi, Miyadınlı Mehmet Efendi ve Mustafa Naci Efendi gibi büyük zatlara emanetini verirken, gelecek nesillere de çok büyük mesajlar iletmiştir..
Samini Hazretleri ile ilgili bazı rivayetler şunlardır:
imam Efendi Diyarbakır'da askerlik görevini yaparken bir mürşit aramaktadır. Bir tavsiye üzerine Palu'da bulunan büyük Nakşi mutasavvıfı şeyh Mahmut Samini Hazretleri'ni ziyarete gelir. Onun geleceğini Samini Hazretleri Önceden rüyasında görmüştür. Yanında bulunan sadık bir müridi olan Mustafa Naci Efendi de imam efendi'nin geleceğini rüyasında görmüştü.
Samini Hazretlerinin gördüğü rüya şöyle idi: Murat suyundan ark açarak bostan tarlası yapmaktadır. Tam o sırada bir yabancı kendilerinden biraz yukarda su kanalı açarak oda bostan tarlası yapmak ister. Samini Hazretleri: "Sen arkı yukarıda açmışsın sofu, bize doğru yaklaş ve arkını buradan aç." der. Bunun üzerine yabancı biraz naz eder ama, inerek arkı aşağıya açar ve Samini Hazretleri o arka da su bağlar. Samini Hazretleri gördüğü bu rüyayı şöyle yorumlar: "Mustafa, bu gün bize bir misafir gelecek. O gelen misafir bize teslim olmakta direnecektir. Arkı aşağıdan açmasının yorumu ise o zatın sonunda bize teslim olacağını gösterir." der. Hakikaten o gün gelen misafir imam Efendi'dir. Ve onun Samini Hazretleri'ne teslim olması oldukça güç olur.
Mahmut Samini Hazretleri'nin, Seydili Köyü'nde sadık bir müridi vardır. Her cuma mutlaka şeyhinin mescidine gelip cumayı şeyhinin arkasında kılarmış. Bir cuma günü yine şeyhine gelmeye niyetlenmiş. Her nasılsa biraz geç kalmış. (Seydili Köyü Murat Neh-
Yine bir gün müritlerinden birinin çocuğu Mahmut Samini Hazretleri'nin evine gelir. "Efendi, babam çok hasta, bana şeyhimde üzüm varsa biraz getir dedi." Samini Hazretleri biraz düşünür, sonra Mustafa Naci Efendi'ye: "Mustafa, bir sepet al bana in, en alt köşedeki tevekten sepete üzüm koy getir ki çocuğa verelim." der. Mevsim kış olmasına rağmen Mustafa Naci Efendi tereddüt etmeden sepeti alır ve bağa iner. şeyhinin söylediği teveke gelir bakar ki, tevek karlarla kaplı: tevetin üzerindeki karları temizler. Bir de ne görsün, dallarında salkım salkım taze üzümler durmakta. Sepeti doldurup döner. Mahmut Samini Hazretleri üzümü çocuğa verdikten sonra: "Oğlum, babana selamımı söyle, yanna iyileşip yanıma gelecek." der. Çocuk gittikten sonra Mustafa Naci Efendi tekrar bağa iner. Niyeti biraz daha üzüm toplayıp müritlere ücram çimektir. Tevekin başına geldiğinde şaşırıp kalır. Biraz önce üzüm topladığı tevekte üzüm kalmamıştır. Bu teveke işaret koyar. Bu gün, o bağ kuruyup geçtiği halde üzüm topladığı o tevek halen üzüm vermektedir.
Sâminî hazretlerinin Hâfız Osman Bedreddîn hazretlerine nasîhatlerinden bâzıları:
"Hâfız! Bir çocuk tahsîl çağına geldiği zaman, okuyup yazmaya nasıl harfleri öğrenmekle başlarsa, Hakk'a ermek de tavsiye edeceğim
1) Allahü teâlâyı tanımak,
2) Muhabbetullah (Allahü teâlâya muhabbet),
3) Gönlü toplamak,
4) Teslîmiyet,
5) Nefsin arzularına uymamak,
6) Bu yolda gayret göstermek,
7) Kesrette vahdet. Halk içinde Hak ile olmak,
8 ) Çok salevât okumak,
9) Kelime-
10) Az yemek,
11) Temiz giyinmek,
12) Halka faydalı olmak,
13) Mütehallik, güzel ahlâk sâhibi olmak,
14) Mürşide, yol göstericiye, hocaya itâat,
15) Arkadaşlarına şefkat, sevgi,
16) Âleme ibret nazarı ile bakmak,
17) Vaktin kıymetini bilmek,
18) Hükûmete itâat,
19) Hasedden ârî, uzak olmak,
20) Kimseye buğz ve düşmanlık etmemek,
21) Komşu hakkını ileri tutmak,
22) Sözünün eri olmak,
23) Kendini tanımak,
24) Dünyâdan lüzumlu kadar nasîb almak,
25) Âhireti unutmamak,
26) Doğruluktan ayrılmamak,
27) Haddi aşmamak,
28) Huzûrla sükûn bulmak. Tasavvufun elifbâsı bunlardır. İnsanlar arasında aşk ateşiyle dolaş, fenalıkları yak, iyilikleri besle. İnsanı insana yaklaştır, Hakk'a ulaştır. Aslâ ilmine güvenme, fadlına kanma. Dünyâya aldanma, nefsine uyma, şeytanı at. Aşk ile yan, şevk ile kalk. Peşinden gelenleri ne olursa olsun iyi gözet, sapıkları düzelt. Huzûra dikkat, her sözün hakîkat, görüşlerin mârifet olsun.
Hâfız! Makâm-
Allah şefaatlerine nail eylesin...AMİN.