Ana menü:
Server-
Kendileri orta boylu,seyrek sakallı,sakalı siyah, beyaz sayısı az olmakla birlik de, zayıf,duruşunda tam bir yok olma hali ve masumiyet…
Fakat din düşmanlarına karşı,tam bir arslan..
Resulullah’ın halifesi,hicret ve mağara arkadası,davete ilk icabet eden,Aşere-
Tarikat-
Adı Abdullah,künyesi Ebu Bekir,Lakabı Sıddık..
Hem anne hemde baba tarafından Allah Rasulunun dedelerinden MÜRRE de Peygamber Efendimizin temiz soyuna dayanmaktadır.Kureyş kabilesine mensuptur.Fil vakasından sonra 573 yılında dünyaya geldi.Annesinin daha önce iki evladı yaşamayınca, Hz.Ebubekir dünyaya geliyor,annesi kucağına alıp Kabeye götürüyor ve yaşaması için ‘’Allahım bu çocuğu bana bağışla’’ diye dua ediyor. Kabe nin her yanından ‘’çocuğun yaşayacak,seni sevindirecek,Tevrat da adı Sıddık olarak bildirildi.’’nidası geliyor ve bunu orada ki herkes duyuyor.Hz.Ebubekir imana gelen ilk hür erkektir.Kadınlardan Hz.Hatice,kölelerden Zeyd bin Harise ve çocuklardan Hz.Ali ‘dir.
38 yaşında müslüman olan Hz.Ebu Bekir,bu yaşına kadar asla içki kullanmamış,putlara tapmamış,her türlü sapıklık ve hurafeden uzak durmuş,iffeti ve güzel ahlakı ile tanınmış bir kişiydi.Hz.Ebu Bekir’e,Resulu Ekrem(s.av)peygamberliğini bildirip, Müslüman olmasını teklif ettiğinde hiç tereddüt etmeden islamiyeti kabul etmişti.Babası,annesi,çocukları ve torunları da müslümanlığı kabul ettiler.Hatta bir hadisi şerifte’’Her kime imanı arz ettiysem,yüzünü buruşdurur,tereddütle bakardı.Ancak Ebu Bekir Sıddık imanı kabul etmede hiç tereddüt ve duraklama göstermedi.’’buyurulmuştur.
Hz.Ebu Bekir ,Müslüman olunca ilk işi çok sevdiği arkadaşlarına gitti.Onları da Müslüman olmaları için ikna etti.Eshabı Kiramım ileri gelenlerinden ve cennetle müjdelenenlerden olan Osman bin Affan,Talha bin Ubeydullah,Zübeyr binAvvam,Abdurrahman bin Avf,Sad ibni Vakkas,Ebu Ubeyde bin Cerrah gibi yüksek şahsiyetler onun tavsiyeleri ile Müslüman olmuşlardır.
Hz.Ebubekir,Peygamber Efendimiz ne söylerse,itiraz etmez hemen kabul ederdi.Hatta herkesin itiraz ettiği meseleleri bile itirazsız kabul ederdi.Peygamberimizin Miraç mucizesini de aynen itirazsız kabul ederek SIDDIK ismini aldı.Kafirler, Peygamber efendimizin miraç hadisesini duyunca alay etmeye başladılar.Kendilerince haklı gibi, Ebu Bekire gelerek ‘’Senin arkadaşın bir gece de kudüse gittiğini söylüyor.’’deyince, Hz.Ebu Bekir :’’Eğer Muhammed(s.a.v)söylüyorsa doğrudur.gitmiş,gelmişdir.’’ diyerek kafirlerin şaşkın bakışları arasında Efendimize gidip ‘’Ya Resulallah!Miracınız mübarek olsun!Allahu Teala ya sonsuz şükürler olsun ki,bizleri, senin gibi büyük bir peygambere,hizmetçi yapmakla şereflendirdi.Parlıyan yüzünü görmekle,kalbleri alan,ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdi.Ya Resulallah!Senin her sözün doğrudur,inandım, canım sana feda olsun.’’diyerek Efendimize olan bağlılığını bildirdi ve o gün Sıddık adını alarak bir kat daha yükseldi. Hz.Ebu Bekir ,Resulullah’ın en yakın dostu idi.’’Arkadaşlığı ve malı bana Ebu Bekir den daha bereketli olan yoktur.Eğer ümmetimden dost edinseydim, Ebu Bekir’i dost edinirdim.Fakat İslam muhabbeti vardır.’’buyurarak Efendimiz(s.a.v) Hz.Ebu Bekir in değerini bize anlatmaktadır.
Mekke den Medine ye hicret de ,O na yoldaş ve arkadaş oldu.Bu hicret esnasında kafirlerden sığınmak için bir mağaraya sığındılar.Mağarada üç gün kaldılar.Mağaraya girmeden önce Hz.Ebu Bekir:’’Allah için, Ya Resulallah içeri girmeyin!Ben gireyim,içeride zararlı bir şey varsa temizleyip size zarar vermesin ‘’ diyerek içeri girdi.İçeriyi temizleyip biraz düzeltti,fakat duvarda irili ufaklı delikler vardı.Onları bez parçaları ile kapattı.bir iki deliğe parça kalmayınca onları da ayağı ile kapatıp Efendimizi içeri çağırdi.Allah Resulu içeri girip ,dinlenmek için kafasını Ebu Bekirin dizine koydu ve uyumaya başladı.Bu sırada Ebu Bekirin ayağını bir yılan sokdu.Resulullah uyanır korkusu ile hareket etmedi ama acısından gözyaşı çıkararak Resulullahın yüzüne damladı.Bu gözyaşına uyanan Efendimiz ‘’Ne oldu ya Eba Bekir?’’diye sorunca,Ebu Bekir:’’Ayağımı kapattığım delikden,bir yılan ayağımı sokdu.Size zarar vermesin diye ayağımı delikden çekmedim’’deyince , Resulullah Efendimiz’’çek ayağını’’buyurarak Ebu Bekir ayağını delikden çekince ortaya heybetli ve zehirli bir yılan çıkdı.Resulullah Efendimiz yılana’’Ey utanmaz yılan,benim mağara arkadaşıma,sırdaşıma eziyet etmeye, Allah dan korkup benden utanmıyormusun?’’ deyince yılan:’’Ey Allah ın Habibi insan ve cinlerin peygamberi.Sana yalnız insanlar değil,hayvanlar,kuşlar,yılanlar,karıncalar ne kadar mahlukat varsa hepsi sana aşıktır.Hatta bu köleniz,gözü yaşlı,büyüklerimizdenyüksek vasıflarınızı dinlemiş,mübarek yüzünüzü görmeye aşık olmuştur.Bu mağarayı şereflendireceğinizi biliyordum.Onun için çok uzun zamandır sizi bu mağarada bekliyordum.Siz gelince büyük bir aşkla sizi görmeyi beklerken Sıddık buna engel olunca,sizi görememenin acısıyla onu sokdum.Bu küstahlığımı ne olur bağışlayın.’’diyerek özür diledi.Resulullah da özrünü kabul etti ve tükrüğünü Ebu Bekirin yarasına sürünce ağrısı tamamen geçti.
Ayrıca bu mağarada Resulullah Efendimiz,Ebu Bekir Sıddık a diz üstü oturmasını,gözlerini yummasını,dilini üst damağına yapışdırmasını ve ALLAH ismi celalini sadece kalbinden tekrarlamasını emrettiler.İşte kıyamete kadar en karanlık devirlerde bile saffetinden,parlaklığından zerre kaybetmeyecek olan yol (zikr-
(MEŞREB,ALLAHIN TECELLİLERİNİN HER KİŞİ DE FARKLI OLMASIDIR.)
Bu ümmetin sonra gelen evliyası,Resulullahtan gelen feyizlere,nurlara iki yoldan kavuşmuşdur.Birisi Nübüvvet yolu diğeri de Vilayet yoludur.Müslümanlar nübüvvet yolunun bütün marifetlerine Hz.Ebu Bekir vasıtası ile kavuşmuşlardır.Eshabı Kiramın hepsi,Allahu Teala ya bu yolla kavuşmuşlardır.
Hz.Ebu Bekir Neseb ilminde de yükselmişdi,Arapların soylarına ait vakaları en iyi bilendi.Aralarında ki kan davalarını halleder,O nun hakemliğine ve kararlarına itiraz olmazdı.!!Rüya tabirini Ebu Bekire vermekle memur edildim.''buyurdular Efendimiz(s.a.v)
Bir gün Resulullah Efendimiz ashabıyla oturuyordu.Bu arada Cebrail Aleyhisselam da gelerek sohbete dahil oldu.İçeriye ayrı ayrı Hz.Ömer ve Hz.Osman girdiği halde yerinden kımıldamayan Cebrail Aleyhisselam içeriye Hz.Ebu Bekir girince hemen ayağa kalkdı.Bu durumu soran Peygamberimize Cebral şöyle dedi:’’Ebu Bekir benim hocam olduğu için o gelince ayağa kalkdım’’ deyince ,bunun nasıl olduğunu soran Efendimize Cebrail’’Allahu Teala Adem’i yaratıp, tüm meleklere ona secde etmelerini istediğinde,bende bir kibir meydana geldi.Bu esnada Ebu Bekirin ruhu geldi ve beni uyararak sırtımı sıvazladı ve bana ‘’bu duygundan vazgec,hemen secde et ‘’der demez benden o duygu şeytana gitti ve o secde etmeyerek Allahın lanetini üzerine aldı’’ dedi.Daha sonra ben nasıl kalkmayayım ayağa Ebu Bekire der.
Resulullahın tüm savaşlarında yanında olmuş,kendi vücudunu Resulullahı korumak için kalkan olarak kullanmıştır.Bedir,Uhud,Hendek savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermiş,Tebük harbinde sancaktarlık görevini yürütmüştür.PeygamberEfendimizin son hastalıklarında üç gün imamlık görevinde bulunup,17 vakit namaz kıldırmış,3 vaktinde de Peygamberimiz Ebu Bekire uyarak namaz kılmışlardır.
Resulullah’ın vefat haberi Medine ye düşünce herkesin aklı başından gitti,Hz.Ömer kılıcını eline alarak:’’Resulullah öldü diyenin kellesini koparırım.’’ deyip kendinden geçmişdi.O sırada Hz.Ebu Bekir,Resulullah efendimizin mübarek yüzüne bakarak ‘güzeldin,şimdi daha da güzelliğin artmış’’ diyerek mübarek yüzlerini öperler.Efendimizin vefat ettiği hanesinden çıkarak Eshabı Kiramın arasına girdi’’Kim Resulullah’a inanıyorsa bilsin ki O şu an öldü,Rabbine kavuşdu.Kim de Allah’a inanıyorsa iyi bilsin ki Allah ölmez O her zaman diridir.’’buyurarak aklı başından giden herkesin, aklı başına geldi.
Hz. Ebu Bekir 632 senesinde Resulullah vefat edince,Eshabı Kiramın sözbirliği ile halife seçildi.Böylece Peygamberimizin vekili ve Müslümanların halifesi oldu.
Hz.Ali buyuruyor ki:’’Beni hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer den üstün tutan,iftira etmiş olur.İftira edenleri dövdükleri gibi,onu döverim.’’
Abdulkadir Geylani Hazretleri Gunyetit Talibin kitabında buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz(s.a.v)buyurdu ki:’’Allahu Teala dan istedim ki,benden sonra halife Ali olsun.Melekler dedi ki:Ya Muhammed,Allahu Teala nın dediği olur.Senden sonra halife Ebu Bekir Sıddık dır.’’
Resulullah Efendimiz(s.a.v) vefat edince İslamiyetden ayrılma tehlikesi birdenbire büyüdü.Her tarafı dehşet bürüdü.Her tarafdan kara haberler gelmeye,hatta Mekke,Medine ve Taif ten başka bütün Arabistan halkı İslam dan ayrıldılar.Mürtedlerin sayısı çoğalmaya başlayınca ilk iş olarak bunların üzerine ,daha önce Resulullah Efendimiz in Üsame ye verdiği sancakla 8 bin asker le birlikde Şam a gönderdi.İslam düşmanları bu hareketi görüp korktular.Çünkü Müslümanlar zayıf olarak bu kadar büyük bir orduyu Şam a göndermezlerdi diyerek,korktular.Hz.Ebu Bekir tüm din düşmalarının üzerine gidip İslam Devletinin temellerini sağlamlaşdırmış ve Rum ordularıyla da savaşarak İslam topraklarını genişletmiştir.
Hz.Ebu Bekir makam ve idare işlerine hep ehil kişileri vermiştir.
Hicretin 13.senesi,Cemaziyelahir ayının 7.pazartesi günü hastalanıp 15 gün hasta yattıktan sonra aynı ayın 22.Salı gecesi,akşamla yatsı arasında,Resulullah a kavuşdu.
Hastalığı sırasında vasiyetlerini yapıp Eshabı kirama Halifenin Ömer konusunda daha layık olduğunu bildirerek,tevhid kelimesiyle son nefesini veriyor.
*****
Son Peygamberin veziri olacaksın
Ebu Bekri Sıddık önceleri tüccar idi. Sefer ve ticaret yapardı. Ekseri Şam’a giderdi. Seferde iken, çok tesirinde kaldığı bir rüya gördü. Gökten dolunay inip, Kâbe-
Sabahleyin heyecanla uyanan Ebu Bekri Sıddık, hemen oradaki bir Yahudi âlimine gidip, rüyasını anlattı. O da dedi ki: (Bu rüya karışık rüyalardan biridir. Bunun tabiri yapılamaz.)
Fakat bu söz onu tatmin etmemişti. Devamlı bu rüyanın tabirini düşünüyordu.
Bir zaman sonra ticaret maksadıyla gittiği yerde, rahip Bahira’ya rüyasını anlattı. Rüya Bahira’nın çok dikkatini çekti. Bunun için Ebu Bekri Sıddıka sordu:
-
-
-
Ebu Bekri Sıddık ne yapacağını şaşırmış haldeyken, rahip Bahira sözlerine şöyle devam etti:
-
Ebu Bekri Sıddık bu tabiri kimseye anlatmadı. Peygamber efendimiz, peygamberliğini tebliğe başlayınca sordu:
-
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Peygamberliğime delil, o rüyadır ki, bir yahudi âliminden tabirini istedin. O âlim, “Karışık bir rüyadır, itibar edilmez” dedi. Sonra rahip Bahira, doğru tabir etti. Ya Eba Bekir, seni Allah’a ve Resulüne iman etmeye davet ederim.)
Bunun üzerine kelime-
Hazret-
Arkadaşlarım dediği, Hazret-
İmam-
Hz. Ebubekir (r.a) ile Hz. Ali (r.a)'nın Münazarası:
Bir gün Ebu Bekir Sıddık (r.a) Resulüllah(S.A.V)'ın evine geldi. İçeri gireceği sırada, Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a) da geldi.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) (Geri çekilip) :
-
O da cevap verip, aralarında, aşağıdaki uzun konuşma oldu:
-
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
Hz. Ali (r.a) :
-
"Ümmetimden, Ebu Bekir'den daha üstün bir kimsenin üzerine güneş doğmadı" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
"Kadınların en iyisini, erkeklerin en iyisine verdim" buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
-
"İbrahim(a.s)'ı görmek isteyen Ebubekir'in yüzüne baksın" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
'Adem (a.s)'ın hilm sıfatını ve Yusuf (a.s)'ın güzel ahlakını görmek isteyen Ali Mürteza'ya baksın' buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
-
"Ya Rabbi! Beni en çok seven ve ashabımın en iyisi kimdir? dedi. Cenab-
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
"Yarın sancağı öyle bir kimseye veririm ki, Allahü Teala onu sever. Ben de, onu çok severim" buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
-
"Cennetin kapıları üzerinde 'Ebu Bekir Habibullah' yazılıdır" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
'Bu bayrak Melik-
Hz. Ali (r.a) :
-
"Ya Eba Bekir, sen benim gören gözüm ve bilen gönlüm yerindesin".
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
-
"Kıyamet günü Ali cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenab-
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin geçemem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü, Cennet meleklerinin reisi olan Rıdvan adındaki melek Cennete girer. Cennetin anahtarlarını getirir, Bana verir. Sonra Cebrail (a.s) gelip, Ya Muhammed (s.a.v)! Cennetin ve cehennemin anahtarlarını, Ebu Bekir Sıddık'a(r.a) ver, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki:
"Ali kıyamet günü benim yanımdadır.Havz ve Kevser yanında, benimledir. Sırat üzerinde benimledir. Cennette, benimledir. Allahü Teala'yı görürken, benimledir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senden önce giremem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)
"Ebu Bekir'in imanı, bütün mü'minlerin imanı ile tartılsa, Ebu Bekir'in imanı ağır gelir" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben sadıklığın şehriyim.Ebu Bekir onun kapısıdır."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü Ali bir ata biner, görenler, acaba bu hangi peygamberdir? Derler.Allahü Teala, bu Ali Bin Ebi talib'dir, buyurur."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ve Ebu Bekir, bir topraktanız. Tekrar bir olacağız."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala, ey Cennet! Senin dört köşeni, dört kimse ile bezerim.Birir Peygamberleri üstünü Muhammed'dir(s.a.v).Biri, Allah'dan korkanların üstünü Ali'dir.üçüncüsü kadınların üstünü Fatımat'üz Zehra'dır. Dördüncü köşesindeki de temizlerin üstünü Hasan ve Hüseyin'dir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Sekiz Cennetten şöyle ses gelir'Ebu Bekir! Sevdiklerinle birlikte gel, hepiniz Cennete girin."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben bir ağaca benzerim,Fatıma bunun kökü,Ali gövdesi, Hasan ve Hüseyin meyvesidir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala Ebu Bekirin bütün kusurlarını affetsin. Çünkü O kızı Aişe'yi bana verdi.Hicrette bana yardımcı oldu.bilal-
Resulüllah(s.a.v')in bu iki sevgilisi, kapıda böyle konuşurlarken, kendileri içeriden dinliyorlardı. Hz. Ali'nin sözünü kesip içeriden buyurdu ki:
-
İkisi birbirine sarılıp, birlikte Resulullah'ın(s.a.v) huzuruna girdiler.
Resulullah'ın(s.a.v):
-
Hz. Ebu bekir Sıddık dedi ki:
-
Hz.Ali dedi ki:
-
Hz. Ebu bekir Sıddık(r.a):
-
Hz. Ali de:
-
*****
Hatice validemizle Peygamber efendimiz evlenecekleri zaman, Hazret-
(Bize, kendi şöhretli halinle, bir fakire varıp, zevceliği kabul ettin diye tan ederler. Bir miktar çeyiz gönderseniz, az da olsa ben onu çoğaltıp, halka gösteririm. Ayıplayanların ayıplaması def olur.)
Resulullah, mütefekkir ve mütereddid kalkıp, evden çıktı. Pazara geldi. Ebu Bekri Sıddık uzaktan sevgili arkadaşının geldiğini görünce çok sevindi. Efendimiz aleyhisselam doğru Ebu Bekri Sıddıkın dükkanına geldi. Ebu Bekri Sıddık da karşılayıp, üzüntülü olduğunu görünce, (Ya Muhammed-
Efendimiz aleyhisselam kervanın önüne geldi. O kervanbaşı şahsa durumu anlattı. Sana nişan vereyim buyurduğunda, kervanbaşı, ben senden nişan istemem, ben ve develer, sana fedadır diyerek, develeri Hatice-
O develeri, üzerlerinde ipekli-
**
İmam-
Resulullah S.AV buyurdu ki:
''Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekrin iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını verir. Ebu Bekrin malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim. Lakin bilmiş olun, sizin sahibiniz, Allahü teâlânın dostudur.''
Allahım şefaatlerine nail eylesin..AMİN..