Ana menü:
Eshabı kiramın büyüklerinden ve meşhurlarından.
Aslen İranlı olup,İsfehan’ın Cey köyünde doğup büyüdü Peygamberimiz ona Selman ismini verdi.İran’lı olduğu içinSelmanı Farisi diye meşhur oldu.Lakabı Selman-
Selmanı Farisi,babasının tek oğlu ve köyün en zenginleri idi.Babası Mecusi (ateşe tapmak)idi.Daha sonraları hristiyan rahipleri ile tanışınca Mecusiliği bırakmıştır.Babasına kendi dinlerinin yanlış olduğunu söylemesi üzerine babası kızıp onu eve bağlıyor.Selmanı Farisi kaçıp Şam’a gidiyor.Şam da en alim rahibi buluyor ve ona talebe oluyor.Daha sonraları bu rahibin kötü biri olduğunu görüyor.Fakirler için toplanan altın ve gümüşleri kendi için topluyordu.Böylece kendine 7 küp altın ve gümüş biriktirmişti.Bunu Selman dan başkası da bilmiyordu.Rahip vefat edince halk defin için toplandılar. Selman onlara bu rahibin yaptıklarını anlatınca halk cenazeyi layık degil diye bir kenara atıp üzerini taşla kapattılar.Şam da başka bir rahibden gerekli ilimleri öğrendi.Bu rahib vefat edince Musul,oradan Nusaybin ve en son Rum şehirlerinden bir rahible görüştü.Bu rahib kendisine şu tavsiyeler de bulunarak vefat etti.’’Ahir zaman Peygamberinin gelmesi çok yaklaştı.O Arapların arasından çıkacak,vatanından hicret edip hurması çok olan bir şehre yerleşecek.Kendisi sadaka kabul etmez.hediye kabul eder.İki omzunun arasında Nübüvvet Mührü vardır.''
Selmani Farisi bu sözler üzerine Arab vilayetine gelir ve bir yahudinin yanında çalışmaya başlar.Yahudi,bunu amcasının oğluna köle olarak satar ve o da Medineye götürür.
Medine de hurma bahçesinde çalışırken Peygamberimizle ilgili haberler duyuyor ve yanına biraz hurma alarak Resulullah’ın huzuruna varıyor.’’Fakirler için hurma getirdim.’’ deyince Efendimiz,Ashabını çağırarak hurmaları yiyiyorlar ama kendisi yemiyor.Bu alameti gören Selman tekrar bir hurma daha getirerek’’Bunları size hediye olarak getirdim’’deyince Efendimiz ashabı ile beraber yiyiyor.Gelen hurma 25 adet olduğu halde bine yakın çekirdek görüyor Selmanı Farisi,en son sırtındaki nübüvvet mührünü görmek isteyince,Efendimiz bunu biliyor ve gömleğini aşağı indiriyor.Mührü görünce Selmani Farisi hemen ayaklarına kapanarak gözyaşı içinde,şehadet getirerek müslüman oluyor.
Başına gelenleri tek tek anlatıyor.Resulullah Efendimiz anlatılanlardan taaccüp edip,bunları Ashabı Kirama anlatmasını istiyor.Bu arada Selman Arapça bilmediği için bir Yahudi tercümanlık yapıyordu.Yahudi Selmanın,Efendimizi methedici sözlerini bilerek yanlış tercüme ediyordu.Cebrail Aleyhisselam gelerek Peygamberimize gerçeği söyledi.Buna şaşıran Yahudi ‘’Ya Muhammed sen farsca bimediğin halde benim yanlış söylediğimi nerden bildin’’ deyince,Cebrail’in gelip kendisine doğruyu söylediğini söyleyince bu sefer o Yahudi de Müslüman oluyor.
Peygamberimiz,Cebrail'e:'’Selmanın arapça öğrenmesini’’istiyorum deyince Cebrail Aleyhisselam,Selmanı Farisi nin ağzına tükürüyor ve Selman Farisi Arapçayı öğrenmiş oluyor.
Selmani Farisi müslüman olunca,Efendimiz kendisinin kölelikden kurtulmasını istiyor.Sahibine gidip azad olmak istediğini söylüyor.Zorla razı olan Yahudi,300 hurma fidanı dikerek,yetiştirip,hurma verir hale getirmesini ve kırk rukye altın vermesini istiyor.Bunu Efendimize haber verdi.Efendimiz Ashabına yardım etmelerini istiyor.300 hurma fidanı toplanıp,bizzat Efendimiz kendi eliyle dikiyor fidanları.Bir tanesini Hz.Ömer dikiyor ve bunun haricindeki tüm fidanlar o sene hurma veriyor.Hz.Ömer in fidanını,tekrar kendi elleriyle dikiyor Efendimiz. O fidanda o sene hurma veriyor.Daha sonra altın borcunu Efendimiz vererek Selman özgürlüğüne kavuşuyor.Ebu Derda ile kardeş oldu.Hendek savaşından itibaren tüm savaşlarda bulundu.Hendek savaşı da Onun teklifi ile hendekler kazılarak yapıldı.Bu savaşdaki gayretlerinden dolayı Efendimiz’’Selamnül Hayr’’,hayırlı Selman buyurdu.
Ehli Suffe içerisinde Resululah Efendimize en yakın olup,bazı geceler baş başa saatlerce sohbetinde kalırdı.Hz.Aişe buyurdu ki:’’Selmani Farisi geceleri uzun zaman Resulullah ile beraber kalırdı ve sohbetinde bulunurdu.Nerdeyse Resululullah’ın yanında bizden fazla kalırdı.''
Resulullah Efendimiz’’Allahu Teala bana dört kişiyi sevmemi emretti.’’Bunlar Hz.Ali,Ebu Zer Gıfari,Mikdad ve Selmani Farisi’’buyurdular.
Hz. EbuBekir devrinde Medine den ve Hz.Ebu Bekir’in sohbetinden bir an ayrılmayan Hz.Selman ,Hz.Ömer zamanında İran fethine katılmıştır.Bu zaferde kendisinin çok büyük hizmetleri olmuştur.Çünkü kendisi İranlı olduğu için İranlılar hakkında büyük malumat sahibi idi.İslam ordusu bu savaşta ilk defa fil görmüş ve bunlarla nasıl çarpışılacağını Selmanı Farisi öğretmiştir.Zaferden sonra kendi Farisi lisanı ile halka islamiyeti anlatmış,ilmi,basireti ve nezaketi ile halk tarafından çok sevilmiş Medayin şehrine vali olmuştu.Vali olmasına rağmen çok mütevazi yaşardı.Aldığı maaşa el sürmeden fakirlere dağıtırdı,kendi el emeği ile geçinirdi.
Hatta bir keresinde Şamdan bir kimse geldi,yanında bir çuval incir vardı.Selmanı Farisi yi üzerinde tek bir hırka ile görünce onu işçi zannetti ve ‘’gel şunu taşı’’ dedi.Selman da çuvalı yüklenerek taşımaya başladı.Etraftan görenler sen ne yapıyorsun bu validir deyince adam özür dileyerek sizi tanıyamadım,çuvalı indirin dedi.Selman ‘’Hayır niyet ettim,gideceğim yere kadar götüreceğim’’dedi ve evine kadar götürdü.Böylesine tevazu sahibiydi.Çok sade bir hayat yaşayan Selmani Farisi Hz.Osman zamanında hastalandı.Kendisini ziyarete gelen Sad bin Ebu Vakkas’a dünyadan ayrılacağını,bütün servetinin bir kase,bir kilim,bir leğen ve bir hasırdan ibaret olduğunu söyledi.Bu hastalığı neticesinde Medayin şehrinde yaklaşık 250 yaşında vefat etti.
Selmani Farisi Peygamberimizden 60 civarında hadis rivayet etti.Kendisi Resulullah’ın huzurunda ve sohbetlerinde kemale geldi.Zahir ve batın ilimlerinde çok yüksek derecelere kavuşdu.Ashabı kiramın hepsi de böyle olmuştu.Fakat Resulullah dan herkes kendi kapasitesine göre feyz alırdı.Hz.Ebu Bekir’in kavuşduğu derecelere hiçbir sahabi kavuşamadı.Selamni Farisi de Resulullah dan sonra Hz.Ebu Bekir in sohbetlerine devam ederek ondan feyz aldı.
Ashabı kıramdan herkes Muhacir veya Ensardan olduklarını söyleyip Selma na da sen nerdensın deyınce Selman buna üzüldü.Bunun üzerine Efendimiz’’Selman bizdendir,ehlibeyt dendir’’diyerek onu şereflendirmişlerdir.
Selmani Farisi ile Abdullah bin Salem’e:’’Ey kardeşim hangimiz önce vefat ederse,vefat eden kendini hayattaki kardeşine göstersin’’dedi.Abdullah bin Salem ‘’Bu mümkünmü dür?’’ dedi.Selman:
‘’Evet mümkündür.Çünkü müminin ruhu bedeninden ayrılınca istediği yere gidebilir.Kafirin ruhu ise Siccin de habsedilir.’’dedi.
Selmani Farisi vefat edince Abdullah bin Salem gün ortasında uyurken Selman gelip selam veriyor ve O na Yerini nasıl buldun diye sorunca Selman:’’İyidir.Tevekkül et,tevekkül ne iyi şeydir’’diye üç kere tekrarlıyor.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
‘’Cennet üç kişiye müştaktır.Aliyül Mürteza,Ammar bin Yasir,Selamni Farisi’’
‘’Dört kişi fazilette öne geçmiştir.Ben Arapları,Süheyl Rumları,Selman Farsları,Bilal Habeşileri geçmişiz.’’
‘’Ey Selman hastanın duası kabul olunur.Sen dua et ,ben amin diyeyim.’’
‘’Ey Selman Kuranı Kerimi çok oku.’’
Ebu Hüreyre Selmanın İncili ve Kuranı Kerimi bildiğini söylemiştir.
Gayet az yerdi.Yemekte ısrar eden birine,Peygamberimizin kendisine:’’İnsanların ahirette çok açlık çekecek olanların,dünya da doyuncaya kadar yemek yiyenler olduğunu’’heber verdi.
Selmani Farisi şöyle buyurmuşlardır:
‘’Sizler mümkün olduğu kadar sabah çarşıya ilk çıkan ve akşam en son dönen olmayınız.Çünkü bu iki vakit şeytanların harp ettikleri zamanlardır.’’
‘’Bir kimse Allahü Tealaya açık günah işlerse;Tevbesi açık,gizli olarak günah işlerse tevbesi gizli olur.Tevbe ettikten sonra”Yarabbi bu tevbe ile günahımı affet’’diye dua etsin.
‘’Selman-
Selman-
Selman(r.a), Resul-